Yeni Kurulan Üçüncü Basamak Bir Hastanede Hızlı Müdahale Sistem Aktivasyonu Sonrası Hastane İçi Mortalite Prediktörleri
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 124-131
Eylül 2022

Yeni Kurulan Üçüncü Basamak Bir Hastanede Hızlı Müdahale Sistem Aktivasyonu Sonrası Hastane İçi Mortalite Prediktörleri

J Turk Soc Intens Care 2022;20(3):124-131
1. Ankara City Hospital, Clinic of Intensive Care, Ankara, Turkey
2. Kahramanmaraş State Hospital, Clinic of Intensive Care, Kahramanmaraş, Turkey
3. University of Health Sciences Turkey, Başakşehir Çam and Sakura City Hospital, Clinic of Intensive Care, İstanbul, Turkey
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 05.04.2021
Kabul Tarihi: 15.06.2021
Yayın Tarihi: 08.09.2022
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Amacı kardiyak arrest ve beklenmeyen ölümleri engellemek olan hızlı müdahale sistemleri (RRS) dünya hastanelerinde genellikle kullanılmaktadır. İlgili çalışmaların çoğunda RRS kullanımının hastane mortalitesine etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada Türkiye’deki yeni kurulan majör bir hastanede, RRS aktivasyonu yapılan hastalardaki hastane içi mortalite için prediktif faktörleri değerlendirdik.

Gereç ve Yöntem:

Mart 2019 ve Şubat 2020 arasındaki RRS aktivasyonları, basılı ve medikal elektronik kayıtlardan incelendi. Hastaların demografik özellikleri, RRS aktivasyon zamanı, aktivasyon nedeni, ilk kardiyak ritim, kalp hızı, ortalama arteriyel basınç, pulse oksimetre ile ölçülen kan oksijen satürasyonu, hızlı müdahale ekibinin varış süresi, ilk kan gazı ve hemogram analizindeki glukoz, sodyum, potasyum, pH, laktat, nötrofil, lenfosit, kırmızı hücre dağılım genişliği, platelet dağılım genişliği kaydedildi. Bağımsız hastane içi mortalite prediktörlerini belirlemek için univariate ve multivariate lojistik regresyon analizleri yapıldı.

Bulgular:

Toplamda 531 hasta analize dahil edildi. Bunlardan 189’u (%35,6) hastane yatışı sırasında öldü. Ölenler yaşayanlarla kıyaslandığında daha yaşlı (medyan yaş 64 ve 52 yıl), daha çok erkek (%65,6 ve 34,4) ve daha fazla kardiyovasküler, solunumsal ve onkolojik nedenlerle yatışı yapılmış hastalardı. Ayrıca gündüz saatleriyle karşılaştırıldığında RRS’nin daha çok gece saatleri ve hafta sonunda aktive edildiği hastalardan oluşmaktaydı. RRS’nin solunumsal ve hemodinamik nedenlerle, gece ve hafta sonu, onkolojik nedenlerle yatışı yapılan hastalarda aktivasyonu, düşük SpO2 düzeyleri, yüksek nötrofil-lenfosit oranı (NLR), potasyum ve laktat düzeyleri hastane içi mortalite prediktörleriydi.

Sonuç:

Bulgularımız hastanemiz RRS sisteminde bazı zayıflıklar olduğunu göstermiştir. Hafta sonu ve gece personeli eğitilmeli ve güçlendirilmelidir. Ayrıca SpO2, potasyum, laktat ve NLR düzeyleri hastane içi mortalite prediktörleri olarak genellikle zor ve stresli olan triyaj kararlarını yönlendirebilir.