Yanik Hastalarinda Yara Bakimi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
P: -
Nisan 2011

Yanik Hastalarinda Yara Bakimi

J Turk Soc Intens Care 2011;9(1):null-null
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Ülkemizde yillik yanik sikligi tam olarak bilinmemekle (1) birlikte yaklasik 200 bin dolaylarinda oldugu tahmin edilmektedir. Bu olgulardan 15 bini hastanede yatarak tedavi gören olgulardir. Amerika Birlesik Devletleri’nde ise her yil yaklasik 400 bin eriskin yanik nedeni ile hastanelere basvururken, bu hastalarin yaklasik %10’u hayatini kaybetmektedir (2-5). Son 50 yilda yanik tedavisindeki gelismeler neticesinde yanikli olgularda mortalitede önemli oranda azalma gözlenmistir. Vücut yüzeyinin %100’ünde yanik olusmus çocuk hastalarda %50 oraninda sagkalim saglanmasi yanik tedavisinin geldigi nokta konusunda fikir vermektedir (6,7). Sagkalim üzerindeki en önemli etmenlerden biri, retiküloendotelyal ve immün sistemler arasindaki bir dizi kompleks etkilesimi kapsayan ve internal-eksternal birçok faktöre bagimli bir süreç olan yara bakimidir (8).Yanik hastalarinda hayati tehdit eden en önemli neden hastalarin yaklasik %75’inde gözlenen açik yara enfeksiyonlaridir (2-5). Yanik hastalarinin enfeksiyon duyarliligi multifaktöriyeldir (9). Bu faktörlerden en önemlisi yanikli vücut alani genisligi (yüzdesi) ve yanik derecesidir. Yanik yüzdesinin artimi durumunda komplikasyonlar dramatik olarak artar. Vücut yüzeyinin %20’ini geçen yaniklarda, yanigin neden oldugu masif sitokin salinimi sonucu, bakteri invazyonuna direnci olusturan T-hücre ve nötrofil fonksiyonlari önemli ölçüde azalir (10). Bu immün sistem disfonksiyonu, doku perfüzyon defisitleri ile kombine oldugu zaman sepsis ve multiorgan yetmezligine zemin hazirlar. Enfeksiyona duyarliligi artiran bir diger faktör, yanik sonrasi ilk 48 saatte yara yüzeyinde, proteinden zengin avasküler dokulardan olusan eskar formasyonudur (4). Bu avasküler dokuda, keratinosit ürünleri, ter ve yag bezlerinin laktik asit, yag asidi gibi salgilarinin azalmasi ya da yok olmasi ile bozulan savunma mekanizmasi sonucu, deri mikroorganizmalar ile kolonizasyona yatkin hale gelir ki, sonuçta sistemik septik komplikasyonlar ile immün sistem depresyonu gözlenir. Önce Gram pozitif daha sonra Gram negatif mikroorganizmalar ile olusan bakteriyel kolonizasyon yara yüzeyinde bir biyofilm tabakasi seklinde kendini gösterir (11). Yaniktan 7 gün sonra hastalarda gözlenebilen (11) biyofilm tabakasi, in vitro ortamda 10 saat içinde ortaya çikar (12). Hipotermi, protein ve sivi kaybinin artisi ile enfeksiyon ve komplikasyon gelisim riski fazlasi ile artar (13-15).Yanik hastalarinda ölümcül enfeksiyonlara zemin hazirlayan açik yaralarin kontrolü çok önemlidir. Yara bakiminda en önemli hedef mümkün olan en kisa zamanda yaranin örtülmesidir. Açik yara tedavisinde kesin bir algoritim bulunmamakla beraber, ikinci-üçüncü derece yaniklarda, erken eskar eksizyonu ya da debridman sonrasi greftleme en iyi tedavi seçenegi gibi görünmektedir (16). Bu yöntem sepsis ve mortalite riskini dramatik olarak azalttigi gibi hastanede kalim süresini de kisaltir (6,7). Cerrahi debridmanin yani sira oda sicakliginda yaranin yikanmasi seklinde hidrodebridmanlar yapilabilir. Iyi bir agri kontrolü veya anestezi altinda yapilmasi gereken (17) debridmanlarda amaç, canli olmayan dokularin uzaklastirilarak iyilesmeyi aktive eden hücre ve kimyasallarin yeni dermis/epidermis gelisimini hizlandirmasini saglamaktir. Büyük yanik merkezlerinin hemen tamaminda klorheksidin ve ilik su ile yapilan hidroterapi ya da hidrodebridman islemleri rutin olarak uygulanir. Hidrodebridmanlar için büyük yikama tanklari kullanilabilir, ancak bu tanklarin çok çabuk kontamine olabilecegi akildan çikarilmamalidir (18). Klorheksidin glukonat sabunu deri florasindaki bakteriler ile gelisebilecek kolonizasyonu engellemede yardimcidir. Klorheksidin ve povidon iyodin içeren antiseptikler seyreltilerek uygulanmalidir. Küçük yaralarda solüsyon formlari tercih edilmelidir. Alkol, asetik asit, hidrojen peroksit, Dakin solüsyonu, setrimid (savlon vs) yanik yaralarinda kullanilmazlar.Yara bakiminda klinisyenlerin tercihine bagli olarak farkli topikal ajanlar kullanilabilmektedir. Avasküler dokunun ortamdan uzaklastirilmasinin yaninda topikal antibiyotiklerin kullanimi bakterilerin üremesini azaltir, ancak elimine etmez (14). Topikal ajanlarin kullanimi durumunda bakteriyel direnç gelisimi tetiklenebilir. Topikal ajanlarin kullaniminin, vazelin veya diger yaglarin emdirildigi gazli bezlerin kullanimindan üstün oldugu kanisi ispatlanamamistir. Yaklasik 200 yildir yanik yaralarinin tedavisinde kullanilan (19) gümüsten elde edilen gümüs sülfodiyazin en sik kullanilan topikal antimikrobiyal ajandir. Pseudomonas türlerine etkinligi haftada üç kez uygulandiginda bile olabilen gümüs sülfodiyazin (%1’lik), günlük pansumanlarda agri ve lokal maserasyona neden olabilir. Kullanimi halinde lökopeni ve allerjik reaksiyonlarin gözlenebildigi gümüs sülfodiyazin, keratinosit ve fibroblastlar için sitotoksiktir. Mafenid asetat da eskara penetre olabilen genis spektrumlu bir topikal ajandir. Gümüs sülfodiyazin kullanimina benzer sekilde agri olusturur ve epitelizasyonu inhibe eder. Benzer sekilde diger birçok topikal antimikrobiyal ajanin da epitelizasyonu olumsuz etkiledigi, lokal hassasiyet ya da alerjik reaksiyonlara neden olabildigi bilinmektedir (1). Birinci derece yaniklar genellikle pansuman ile kapama yapmaksizin vazelinli epitelizan pomadlarla tedavi edilebilir. Çok yüzeyel yaniklarda infeksiyon riski yoksa transparan ya da yari geçirgen film tabakasi olusturan sentetik pansuman malzemeleri (Tegaderm®, Omiderm®, Biobrane® ve Opsite®) kullanilabilir. Film tabakalari adezif kapli çok ince poliüretan yapraklardir. Gazi geçirirken sivilar ve bakterilere karsi çok iyi bariyerlerdir. Bu örtüler nekrotik alanlarin otoliz ile debridmaninda avantaj olusturabilir. Ileri yaniklarda ise pansuman ile kapamaya gerek duyulur. Süperfisyal ikinci derece yaniklarin en sik görülen yanik tipi oldugu (20) göz önünde bulunduruldugunda yara pansumaninin önemi ortaya çikar. Yara pansumani; dis ortamdan izolasyon, agrinin azaltilmasi ve drenajin absorbsiyonuna yardimcidir (1). Kisiden kisiye sikligi degisebilen yara pansumaninda en sik kullanilan materyaller, vazelin emdirilmis gazli bez ve steril kuru gazli bezler ya da sentetik yara örtü materyalleridir. Doku irritasyonu ve nadiren de olsa direnç gelisimi yara örtülerinin önemli bir dezavantajidir. Doku irritasyonu nem tutucu yara örtülerinin kullanimi ile azaltilmistir. Nem tutucu yara örtülerinin gelistirilmesi, lokal antimikrobiyaller ile yapilan günlük pansumanlardaki dezavantajlari azaltmistir (21). Bu örtü materyallerinden biri olan ve kritik kolonizasyon ve infeksiyon halinde kullanilan gümüslü hidrofiberlerin, içerdigi sodyum karboksimetil selülozlar vücut sivilari ile temas ettiginde jel formasyonu olustururken, %1,2 oranindaki iyonik gümüs vankomisin dirençli enterokok (VRE), metisilin dirençli Staphylococcus aureus (MRSA), ve Pseudomonas’lar dahil birçok mikroorganizma için 14 güne yakin bir süre ile antimikrobiyal özellik (DNA çogalmasini engeller) gösterir (22). Içerdigi gümüs vücutta birikmez ve %99 oraninda atilir. Iki-üç haftadan fazla kullanilmazlar.Yara pansumaninda subatmosferik basinç metodunu ilk olarak Argenta ve ark. kullanmistir (23). Majör kontamine batin yaralari, enterokutan fistül, sternotomi sonrasi mediastinit, irradyasyona (isinlama) bagli açik yaralar, nekrotizan fasiit, kronik ülsere yaralar ve diyabetik yaralarda basari ile kullanilmis (24) vakum yardimli kapama sistemleri (Vacuum Assisted Closure®; V.A.C.® Therapy, KCI Licensing, Inc., San Antonio, TX) yanikli olgularda da önemli bir tedavi seçenegidir (8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25). Vakum yardimli kapama sistemleri bakteriyal kolonizasyonu engelledigi gibi greftin zemine adaptasyonuna da yardimcidir. Greftin zemine adaptasyonu boyun, aksilla, web bosluklari ve eklem bölgeleri gibi hareketli zeminlerde ön plana çikar (25). Vakum yardimli kapama sistemlerinin kullanildigi yanik olgularinda greftlerin daha iyi görünüm olusturdugu düsünülür (26). Genis yüzeylerde bu sistemlerin kullanimi fazla sivi-elektrolit kaybina neden olabilir. Bu dezavantaj kaybedilen sivinin rahatlikla ölçülebilmesi (25) sayesinde avantaja dönüstürülebilir. Bununla beraber yanikli olgularda VAC kullanimi sirasinda transfüzyona gereksinim duyuran ekstansif kanamalarla karsilasilabilir (27). Bu sebeple büyük damarlara yakin bölgelerde dikkatli kullanilmalidir.Uygulamalari 19. asrin sonlarinda baslanan (28,29) otolog meshlenmis deri greftleri ekstansif tam kat yaniklarin tedavisinde standart tedavi yöntemidir. Vücut yüzeyinin %60’ini geçen yaniklarda verici saha kisitliligi sebebi ile yaranin kapatilmasi erken dönemde mümkün olmaz (6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28). Genis yanik tedavisinde en sik uygulanan metot otolog derinin meshlenmesidir. Derinin meshlenmesi ile 1:6’den 1:15’e degisen oranlarda greft genislemesi saglanabilir (30). Genisletilmis deri grefti uygulamalarinda estetik sonuçlarin iyi olmamasi önemli bir dezavantajdir (31). Otolog greftler haricinde kseno-allogreftlerde kullanilabilir. Varsa ikiz kardesten alinabilecek greftler otogreft olarak kullanilabilir. Yanik olgularinda ksenogreft uygulamalari kuvvetli rejeksiyon ile karsilasir (32). Kadavradan elde edilen allogreftler ise 2-3 hafta süre ile geçici yara örtüsü olarak kullanilabilir (33). Ebeveyn allogreft için verici olabilirler. Allogreftler Langerhans hücreleri araciligi ile immünolojik HLA-DR antijenlerinin salinimini provoke eder (34). Bu sorunu çözmek için immunosupresif tedaviler kullanilabilir, ancak bu yöntem nötropeni ile sonuçlanabilir (35). Allogreftlerin ömrünü artirabilmek amaci ile UV isinlari kullanilabilir. Verici saha problemli olgularda bir diger tedavi metodu hücre uygulamalaridir. Saglam deriden alinan epidermal hücrelerin in vitro ortamda çogaltildiktan sonra greft olarak kullanilabilir. In vitro ortamda epidermal hücrelerin çogaltilmasi ilk olarak 1975 yilinda, Reinwald and Green tarafindan yapilmis ve kisa bir süre sonra greft uygulamasi yapilmistir (36). 1981’den beri yanik yaralarinin tedavisinde geçici otogreft olarak keratinosit kültürleri kullanilagelmistir (37). Cuano Cuono ve ark. vücut yüzeyinin %55’de yanik olan (%80 üçüncü derece yanik) bir hastayi kadavra deri allogrefti ve otolog keratinosit kültürleri ile tedavi etmeyi basarmislardir (38). Wood ve ark. ≥%50 yanikli 84 hastada keratinosit kültürleri ile %70,2 oraninda sagkalim gözlemislerdir (28). Benzer bir çalismada Saffle ve ark. %64.7’lik sagkalimdan bahseder (39). Navarro ve ark. ise keratinosit kültürlerini, genisletilmis deri grefti uygulanan hastalarda kullandiklarinda eskar formasyonunun azaldigini gözlemlemislerdir (38,39,40). Keratinosit kültürlerinin sprey formatinda kullanimi mümkündür. Mezensimal kök hücreler (MKH)’ler epitelyal hücre otogreftleri ile kombine edildiginde epitelyal rejenerasyona olumlu etki saglarlar (9). MKH’ler in vitro ortamda; B hücre diferansiasyonu, kemotaksis ve proliferasyonun inhibisyonu tarzinda immunosupresan etki gösterirler (Bartholomew). Bu bulgular klinige uyarlandiginda MKH’lerin immunsupresan etki ile allogreft rejeksiyonunu geciktirecegini gösterir (9).

References

2024 ©️ Galenos Publishing House