Sayın Editör;
Karotis arter diseksiyonları genç hastalarda iskemik inmenin en önemli sebebi olarak kabul edilmektedir (1). Karotis arter diseksiyonları spontan veya travmatik olabilirler. Spontan diseksiyonlar olguların %60 kadarını oluştururken, geri kalan kısmı travma sebeplidir (2). Bu olgu sunumuyla çocuk hastalarda internal karotis arter disseksiyonunun akut inmeye neden olabileceği vurgulanmak istenmiştir.
On dört yaşında erkek hasta ailesi tarafından evde bilinci kapalı halde bulunmasından 30 dakika sonra başvurdukları merkezde yapılan değerlendirmeler sonucu ensefalit düşünülmesi üzerine yoğun bakım ünitemize kabul edildi. İlk başvurduğu merkezde bilincinin kapalı olduğu, vankomisin, seftriakson, asiklovir tedavilerine ek olarak nöbet benzeri öykü tarifledikleri için levetrisetam başlanıldığı öğrenildi. Olgunun öz geçmişinde ve soy geçmişinde özellik yoktu.
Olgunun ilk fizik muayenesinde bilinç uykuya meyilli, ağrılı ve sesli uyarana yanıt mevcuttu. Meningeal irritasyon bulgusu ve taraf bulgusu yoktu. Ataksi, dismetri, disdiadokinezi pozitif saptandı. Sağ üst ve alt ekstrimitede kas gücü 3/5, solda ise 4/5 olarak saptandı. Diğer sistem muayeneleri normaldi. Hastanın beyin manyetik rezonans (MR) incelemesinde; sol serebri media sulama alanı derin ve kortikal gri maddede akut infarkt ve MRA incelemesinde sol internal karotis arter (İKA) petröz segment hızasında akım sinyalı kaybı izlendiği görüldü. Mevcut tablo; sol İKA diseksiyonu ve diseksiyon zemininde gelişen hemodinamik bozukluk ve tromboembolik infarkt ile uyumlu bulundu (Resim 1, Resim 2). Tarama amacıyla çekilen ekokardiyografi ve karotis arter Doppler ultrasonografi normal olarak saptandı. Çocuk nöroloji, girişimsel radyoloji, çocuk hematoloji ve romatoloji bölümüne danışılan hastanın klinik takip edilmesi, enoksaparin tedavisi başlanması, tromboz paneli, otoimmün ve genetik tetkiklerinin gönderilmesi planlandı. Hastanın tromboz ve genetik paneli normal saptandı. Hastaya fizik tedavi başlandı.
Diseksiyon sonrası geçici iskemik atak, serebral iskemi sonucu unilateral motor ve duyu kayıpları, afazi, görme kaybı, başağrısı, gelişebileceği gibi asemptomatik olgular da bildirilmiştir (3). İKA diseksiyonunda %85 üzerinde olgunun medikal tedaviyle klinik ve anjiyografik olarak iyiye gidiş gösterdikleri bilinmektedir (4). Bizim olgumuzda da medikal ve fizik tedavi ile iyiye gidiş görülmüştür.
Tercih edilen tedavi; antikoagülan veya antiagregan tedavi başlanmasıdır. Olguların çoğunda, nörolojik semptomların çözülmesine ve karotis arterin %50-70 oranında rekanalizasyonuna yol açar. Tıbbi tedavinin kontrendike olduğu durumlarda İKA’nın endovasküler rekonstrüksiyonu güvenli ve uygulanabilir bir tedavi stratejisidir (5).
Özellikle genç hastalarda travma ya da boyun ağrısı anamnezi alınmasa bile diseksiyon mutlaka akla gelmesi gereken nedenler arasında olmalıdır.