Özgün Araştırma

COVİD-19 Pnömonili Hastalarda, Eritrosit Dağılım Genişliği Değerinin, Mortalite ile İlişkisi

10.4274/tybd.galenos.2022.04834

  • Ayşe Vahapoğlu
  • Ülkü Aygen Türkmen

Gönderim Tarihi: 31.12.2021 Kabul Tarihi: 06.04.2022 J Turk Soc Intens Care 2022;20(1):48-54

Amaç:

Koronavirüs hastalığı-2019 (COVİD-19) pnömonili hastalarda hastaneye yatış, yoğun bakım ünitesi (YBÜ) ihtiyacı ve mortalite oranları yüksektir. Bu çalışmada COVİD-19 pnömonili hastaların yoğun bakım ihtiyacı ve mortalite oranlarını, ucuz ve erişilebilir olması nedeniyle, kırmızı kan hücresi dağılım genişliği (RDW) değeri ile takip etmeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem:

Çalışmaya, YBÜ’de yatan şiddetli COVİD-19 pnömonili hastalar (n=162), serviste yatan hafif COVİD-19 pnömonili hastalar (n=163) ve sağlıklı bireyler (COVİD-19 pnömoni öyküsü olmayan sağlık çalışanları) (n=162) dahil edildi. Hastaların hastaneye başvuru sırasında alınan ilk hemogramlarından hemoglobin (HGB), beyaz kan hücresi (WBC), kırmızı kan hücresi (RBC) ve RDW değerleri tespit edilerek, mortalite üzerindeki etkileri retrospektif olarak değerlendirildi.

Bulgular:

Mortaliteye göre gruplar karşılaştırıldığında, COVİD-19 hastalığından ölen hastaların yaş ortalaması daha yüksek tespit edildi. Yaş bakımından düzeltilmiş model sonuçlarına göre mortaliteye etkili risk faktörlerinin araştırıldığı çalışmamızda, RDW değerinin mortalite üzerinde etkili olmadığı görüldü. Ayrıca yaş, HGB, WBC ve COVİD-19 pozitifliğinin mortalite üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulundu.

Sonuç:

Mortalitesi yüksek olan şiddetli COVİD-19 pnömonili hastaların YBÜ’de takiplerini azaltmak için hızlı ve kolay erişilebilen belirteçlere ihtiyaç vardır. Çalışmamızda WBC, HGB gibi hematolojik parametrelerin mortalite üzerindeki etkisi anlamlı iken RDW değerinin mortalite üzerinde etkili olmadığı görülmüştür. Bu konuda yapılacak prospektif randomize çalışmalara ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: COVID-19 pnömonisi, eritrosit dağılım genişliği, yoğun bakım, mortalite

Giriş

Koronavirüs hastalığı-2019 (COVİD-19), şiddetli akut solunum yetmezliği sendromu koronavirüs-2 (SARS-CoV-2) etkenine bağlı gelişen (1), asemptomatik, hafif üst solunum yolu enfeksiyonu gibi hafif tablolarla başlayıp, solunum yetmezliğinin eşlik ettiği ağır viral pnömonilere varan, geniş spektrumlu bir hastalıktır (2). COVİD-19, Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi olarak ilan edildiği günden beri dünyada ölüm ve hastalığa neden olmaktadır ve hızla yayılmaya devam etmektedir (3). COVİD-19 hastalarının hastaneye yatış oranı, yoğun bakım ihtiyacı ve mortalitesi yüksektir (4). Son epidemiyolojik veriler, şiddetli COVİD-19 hastalarının ölüm oranının, şiddetli olmayan COVİD-19 hastalarından daha yüksek olduğunu göstermektedir (5). Şiddetli COVİD-19’a ilerleme riski yüksek olan hastaların erken tespiti, uygun destekleyici tedavi ile ölüm oranının azalmasına, gereksiz ve uygunsuz sağlık hizmeti kullanımını azaltacaktır. Ne yazık ki hastalığın tanısında hızlı, kolay ve güvenilir bir test bulunamamıştır.

COVİD-19 hastalığına, çoğunlukla lökopeni, lenfopeni ve bazen trombositopeni eşlik eder (6). Artan D-dimer ve azalan lenfosit sayısı kliniğin kötüleşmesi, yoğun bakım ihtiyacı ve mortalite artışıyla ilişkilidir (7). Bu belirteçler bizim için önemli olmakla birlikte daha fazla prognostik belirtece ihtiyacımız vardır.

Tam kan sayımının bir bileşeni olan ve hücresel hacim varyasyonunu yansıtan kırmızı kan hücresi dağılım genişliğinin (RDW), çeşitli hastalıklarda artmış morbidite ve mortalite riski ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (8). RDW, eritrosit kan hücresi (RBC) boyut ve hacim değişkenliğini gösteren, anizositozu (9) işaret eden, basit ve ucuz bir parametredir (10). Klinikte sıklıkla aneminin tanısı, tipi ve derinliğinin belirlenmesinde kullanılmaktadır (11).

Yüksek RDW; kalp hastalığı, akciğer hastalığı, sepsis, grip, kanser ve tüm nedenlere bağlı mortalite için artan risk ile ilişkilidir (12). Yüksek RDW; kalp yetmezliği, koroner arter hastalığının şiddeti, viral hepatit, birçok ileri evre kanser, diyabet, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, inme, anemi ve diğer birçok durumun gelişimi için artan morbidite ile ilişkilidir (13). RDW, yeni ve bilinmeyen bir hastalık için yararlı olabilecek genel kantitatif risk sınıflandırması sağlama potansiyeline sahip, spesifik olmayan hastalık belirteci gibi görünmektedir.

RDW-katsayı değişimi,  eritrosit hacim dağılımının standart sapmasının (RBC-SS), ortalama eritrosit hacmine (MCV) bölünmesi ve yüzde elde etmek için 100 ile çarpılmasıyla hesaplanır (14). (RBC-SS) / (MCV) ´ 100

COVİD-19 ilişkili RDW değişikliği için spesifik mekanizma veya mekanizmalar belirsizliğini korumaktadır (15). Retikülositlerin dolaşıma salınmasıyla sonuçlanan herhangi bir işlem RDW’de artışa neden olmaktadır. COVİD-19 hastalarında RDW yüksekliği, proenflamatuvar faktörlerle yakından ilişkilidir. Proenflamatuvar sitokinler, kırmızı kan hücrelerinin yarı ömrünü azaltabilir ve kırmızı kan hücrelerinin morfolojisini değiştirebilir. Enflamasyon, kırmızı kan hücrelerinin olgunlaşmasını geciktirebilir, retikülositozun up-regülasyonu ve çok sayıda retikülositin periferik dolaşıma salınmasına neden olarak RDW’nin artmasına yol açmaktadır (16). Oksidatif stres, RDW mortalite ilişkisine katkıda bulunan faktör olabilir (17). Mekanik ventilasyon ve akut akciğer hasarı olan hastalarda oksidatif stres, kırmızı kan hücrelerinin ömrünü kısaltabilen reaktif aktif oksijen serbest radikallerine neden olmaktadır ve böylece genç hücrelerin dolaşıma salınmasını teşvik etmektedir (18).

Bu çalışmada COVİD-19 pnömonili hastaların yoğun bakım ihtiyacı ve mortalite oranlarını, ucuz ve erişilebilir olması nedeniyle; RDW değeri ile takip etmeyi amaçladık.


Gereç ve Yöntem

Çalışmamıza, Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurul onayı ile (karar no: 75, tarih: 01.06.2020) 1 Nisan ve 31 Mayıs 2020 tarihleri arasında, yoğun bakım ünitesinde yatan ağır COVİD-19 pnömonili ters transkriptaz-polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PZR) (+) hastalar (n=162) ve serviste yatan hafif COVİD-19 pnömonili RT-PZR (+) hastalar (n=163) ile sağlıklı bireyler (COVİD-19 hastalık öyküsü olmayan, sağlık çalışanları) (n=162) dahil edildi. Dosya taraması yapılarak, hastaların hastaneye başvuru sırasında alınan ilk hemogramlarından, hemoglobin (HGB; g/dL), beyaz kan hücresi (WBC; x103/µL), RBC (x103/µL), ortalama hücresel hacim MCV (fL) ve RDW (%) değerleri, retrospektif olarak değerlendirildi, üç grup karşılaştırılarak, mortalite üzerine etkisi belirlendi.

COVİD-19 Enfeksiyonunun Tanı ve Tedavisi Kılavuzu’na göre (27 Mayıs 2021 COVİD-19 Rehberi), T.C. Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu tarafından yayınlanan (19):

Hafif olgular: Hastaların hafif klinik semptomları olduğu ve pnömoninin görüntüleme bulgularının olmadığı olgular olarak sınıflandırıldı.

Orta olgular: Hastalarda ateş, solunum yolu semptomları ve pnömoninin görüntüleme bulguları olan olgular olarak sınıflandırıldı.

Ağır olgular: Ateş ve solunum yolu enfeksiyon bulguları olan hastada; 1- solunum sayısı >30/dk, 2- ağır solunum sıkıntısı (dispne, ekstra solunum kaslarının kullanımı), 3- oda havasında oksijen satürasyonu <90 (oksijen alan hastada PaO2/FiO2 <300) 4- COVİD-19 pnömonisinin karakteristik göğüs bilgisayarlı tomografi bulgusu olan (bilateral lobüler tarzda, periferik yerleşimli, yaygın yamalı buzlu cam opasiteler), 5- mekanik ventilasyon ihtiyacı, 6- şok, 7- akciğer yetmezliği dışındaki organ yetmezliği nedeniyle yoğun bakım ünitesinde takibi gerekli olan olgular olarak sınıflandırıldı.

İstatistiksel Analiz

Çalışmanın istatistiksel hesaplamasında SPSS Statistics for Windows, version 17.0 kullanılmıştır. Çalışma öncesinde bağımsız 3 grubun RDW ölçümleri arasındaki farkın orta etki büyüklüğünde (d=0,30) Tek-Yönlü Varyans analizi çift taraflı hipotez kontrolü için örneklem büyüklüğü hesaplanmıştır ve her bir gruba 146 kişinin alınmasının uygun olacağı bulunmuştur. Sürekli ölçüm biçiminde elde edilen değişkenlerin dağılımlarının incelenmesi için Shapiro-Wilk normallik testinden faydalanıldı. Dağılım varsayımınn sağlanması durumuna göre bağımsız iki grubun kıyaslanmasında Student’s t-testi ve Mann-Whitney U testi kullanılırken, ikiden fazla grubun karşılaştırılması için ise Tek-Yönlü Varyans analizi ve Kruskal-Wallis testleri uygulandı. Tek-Yönlü varyans analizi ve Kruskal-Wallis testleri için gruplar arasındaki farkın anlamlı bulunması durumunda, farklılığı yaratan grupların tespiti için çoklu karşılaştırma testlerinden (sırasıyla Bonferroni ve Dunn) yararlanıldı. Kategorik değişkenlerin dağılımları ki-kare ve Fisher’ın Exact testi ile değerlendirildi ve elde edilen sonuçlar sürekli değişkenler için ortalama ± standart sapma - medyan (minimum-maksimum), kategorik değişkenler için ise frekans dağılımları ve yüzdelikler kullanılarak özetlendi. Mortaliteye etkili risk faktörlerini belirlemek için tek değişkenli analiz sonuçlarına göre anlamlı bulunan değişkenler çoklu lojistik regresyon analizi başlangıç modeline dahil edildi ve Bacward LR metoduyla gerçekleştirilen analiz sonucunda, modelde kalan değişkenler olasılık oranları, %95 güven aralıkları ve ilgili p değerleri ifade edildi. Çalışmamızda istatistiksel anlamlılık sınırı p<0,05 olarak alındı.


Bulgular

Çalışmaya yoğun bakım ünitesinde yatan ağır COVİD-19 pnömonili, serviste yatan hafif COVİD-19 pnömonili ve sağlıklı bireyler (COVİD-19 pnömoni öyküsü olmayan, sağlık çalışanları) olmak üzere 487 hasta dahil edildi. Ağır pnömonili, hafif pnömonili ve sağlıklı bireylerin medyan yaş değerleri arasında fark gözlendi (64/58/32; p<0,001) (Tablo 1). Ağır pnömonili ve hafif pnömonili hastaların medyan yaş değerleri benzer iken, kontrol grubu medyan yaş değeri daha düşük idi (Tablo 1). Cinsiyet dağılımına bakıldığında; her üç grup benzer bulundu (p=0,062). Ağır pnömonili hastaların, hafif pnömonili hastaların ve sağlıklı bireylerin hematolojik parametrelerine bakıldığında HGB medyan değerleri arasında anlamlı bir fark saptandı (p<0,001) (Tablo 1). Hafif pnömonili ve sağlıklı bireyler de RBC ortalama değerleri benzer iken ağır pnömonilerde RBC değeri diğer iki gruptan düşük bulundu (p<0,001) (Tablo 1). Bu da, hastalığın eritrositlerin yarılanma ömrünü kısalttığını veya üretimlerini baskıladığını göstermektedir. Ağır pnömonili hastaların, hafif pnömonili hastaların ve sağlıklı bireylerin WBC ve RDW medyan değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı fark saptandı (p<0,001) (Tablo 1).

Mortaliteye göre gruplar karşılaştırılığında COVİD-19 hastalığından ölen ve sağ kalan hastaların yaş ortalamaları arasında anlamlı fark saptandı (66,23±13,30/47,73±18,95; p<0,001) (Tablo 2). COVİD-19 hastalığından ölen hastaların yaş ortalaması daha yüksek idi. COVİD-19 hastalığından ölen ve sağ kalan hastaların hematolojik parametreleri karşılaştırıldığında HGB, RBC, WBC, RDW değerleri arasında anlamlı bir fark saptandı (p<0,001) (Tablo 2).

Mortaliteye etkili risk faktörlerinin araştırıldığı çoklu lojistik regresyon analizi sonuçları incelendiğinde yaş bakımından düzeltilmiş bir modelle Backward LR opsiyonu kullanılarak elde edilen sonuçlara göre RDW değerinin mortalite üzerine etkili olmadığı görülmüştür (Tablo 3). Ayrıca yaş, HGB, WBC ve COVİD-19 pozitifliğinin mortalite üzerine etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,001) (Tablo 3).


Tartışma

Çalışmada, RDW değerinin; COVİD-19 hastalığı nedeniyle yoğun bakım ihtiyacı olan ağır pnömonili hastaların tespiti ve mortaliteyi belirlemedeki yeri değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, RDW ile mortalite arasında ilişki bulunmamıştır.

Devam eden COVİD-19 pandemisi, solunum desteği ve yoğun bakım gerektiren ciddiyet düzeyine ilerlemesi nedeniyle, hastane yatakları için önemli talebe yol açarak dünya çapında birçok sağlık hizmeti sistemi aşmıştır (20). Sınırlı sağlık hizmeti kaynakları ile hasta yönetimini iyileştirmek için doğru ve zamanında prognostik bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır (1). Bu nedenle, düşük invazivlik, yüksek verim ve hızlı geri dönüş ile karakterize edilen prognostik laboratuvar testlerinin varlığı, diğer tanısal araştırmalarla karşılaştırıldığında, risk sınıflandırması için oldukça değerli araçlar olabilir (21). Hastanede yatan hastalarda rutin olarak bakılan tam kan sayımı analizlerindeki RDW değeri bu nedenle klinisyenler için ek maliyet olmadan kullanılabilir.

Gong ve ark. (5) yaptıkları çalışmada, şiddetli COVİD-19’a ilerleme riski yüksek olan olguların erken tespiti için etkili bir model oluşturmayı amaçlamışlar ve RDW’nin şiddetli COVİD-19 için önemli bir prognostik belirteç olduğunu bulmuşlardır. Sharma ve ark. (22) RDW ve mortalite arasında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna varmışlardır. Bizim çalışmamızda bu sonucu doğrulamaktadır. RDW’nin COVİD-19 enfeksiyon şiddeti ve mortalitesini tahmin etmedeki duyarlılığı ve özgüllüğü, çalışmalar arasında farklılık göstermektedir. Hastaların klinik veya demografik özellikleri çalışma sonuçlarındaki farklılıklara sebep olabilmektedir. RDW’nin COVİD-19’da prognostik biyobelirteç olarak değerlendirilmesi için mevcut protokollerin standardizasyonunun fayda sağlayabileceğini düşünüyoruz.

SARS-CoV-2 ağırlıklı olarak solunum yolu patojeni olmasına rağmen, çok fazlı ve çok faktörlü bir bozukluk olarak ilerler ve akciğer tutulumuna daha sonra sistemik bir immünoenflamatuvar reaksiyon, immünotromboz durum eşlik eder, akciğer ve çoklu organ hasarı oluşur. Yoğun bakım kabul oranındaki farklılıklar toplumların demografik özellikleri, yoğun bakıma kabul kriterleri gibi faktörler ile ilişkilidir. 11 Şubat 2022 tarihi itibariyla resmi olarak DSÖ tarafından kayıt altına alınmış 404.910.528 COVİD-19 olgusu ve 5.783.776 üzerinde mortalite bildirilmiştir (23). Bazick ve ark. (17), 51.785 kritik hasta üzerinde yaptıkları çalışmada RDW artışının, yoğun bakımda takip edilen hastaların 30, 90, 365 günlük mortalitesinin, hastane içi mortalitesinin ve kan dolaşımı enfeksiyonunun önemli bir belirteci olduğunu bulmuşlardır.

Kritik hastalıklarla ilgili ilk çalışma, 2010 yılında Çin’de 602 hastadan oluşan bir kohort çalışmasında gerçekleştirildi ve RDW’nin yoğun bakım ünitesinde mortalite ile ilişkili olduğu bulundu (24). Artan RDW, proenflamatuvar sitokinlerin, kemokinlerin, oksidatif stres kombinasyonunun varlığını yansıtır.

Yüksek RDW, viral hastalığın şiddeti için bir belirteç olarak önerilmiştir (25). Bununla birlikte, viral enfeksiyonların yüksek RDW’yi indüklediği kesin mekanizma belirsizliğini korumaktadır. Viral enfeksiyon NF-kB’i ve daha sonra enflamasyonu başlatan ve kronik enflamasyona ilerleyen diğer immün faktörleri aktive eder. Viral kaynaklı kronik enflamasyon, eritrosit olgunlaşmasını bozar ve eritropoezde değişikliklere ve eritropoietin hormonunun yetersiz üretilmesine yol açar, bu nedenle RDW seviyeleri ile viral enfeksiyonların şiddeti arasındaki pozitif korelasyondan sorumlu olması muhtemeldir. Viral hastalıklarda RDW’nin prognostik değerinin altında yatan mekanizmaları bulmak için daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç vardır.

Foy ve ark.’nın (1) COVİD-19 nedeniyle hastaneye yatırılan 1.641 yetişkin hastayı içeren kohort çalışmasında, hastaneye yatış sırasında ve hastanede kalış sırasında ölçülen RDW’nin, mortalitede istatistiksel olarak anlamlı artışla ilişkilendirmişlerdir. RDW’nin, hastanede yatan COVİD-19 hastalarının risk sınıflandırmasında faydalı olabilecek rutin bir laboratuvar testi olduğunu düşünmüşlerdir.

COVİD-19 hastalarında, düşük HGB seviyeleri ve patolojik olarak artmış ferritin seviyeleri aneminin varlığını göstermektedir (26). HGB konsantrasyonu, kanın oksijen taşıma kapasitesinin en önemli belirleyicilerinden biridir. COVİD-19 hastalarında, özellikle komplikasyon ve ölüm riski taşıyan popülasyonlarda düşük HGB, hastaların enfeksiyon sırasında hipermetabolik durumlar nedeniyle oksijen için artan periferik doku taleplerini desteklemek için azalmış HGB kapasitesini gösterebilir (27). Bizim çalışmamızda da yoğun bakım yatışı yapılan şiddetli COVİD-19 hastalarında düşük HGB seviyeleri gözlenmiştir. Taneri ve ark. (27) yaptıkları meta-analizde orta dereceli olgularla karşılaştırıldığında, şiddetli COVİD-19 olgularında daha düşük HGB, MCV ve daha yüksek ferritin ve RDW elde etmişlerdir.

Solunum yetmezliği, COVİD-19 hastalarında ölümlerin önde gelen nedenidir (28). İleri yaş ve erkek cinsiyetin ölümle ilişkili olduğu bulunmuştur (29). Bizim çalışmamızda da, ileri yaş ve erkek cinsiyetin kötü prognoz göstergesi olduğu bulunmuştur.


Sonuç

Yoğun bakım üniteleri, şiddetli COVİD-19’a ilerleme riski olan hastaların yakından izlenmek üzere takip edildiği yerlerdir. Yoğun bakım yataklarına talep oldukça fazladır. COVİD-19 hastalığının teşhisi ve prognozu; hızlı ve doğru bir şekilde gerçekleştirilebilirse, hastalığın morbiditesi ve mortalitesi azaltılabilir. Hemogram gibi ucuz ve kolay testlerin COVİD-19’da kullanılabilmesi hastalığın takibi açısından fayda sağlayabilecektir. Sonuç olarak çalışmamızda hemogram değerlerinden HGB, RBC, WBC ile mortalite ilişkisi gösterilmiş, RDW değerininin mortalite üzerine etkisi saptanmamıştır. Ancak bu konu üzerinde yapılacak prospektif randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.

Çalışmamızın bazı sınırlamaları vardır; çalışmamız retrospektif bir çalışma ve yaş dağılımının gruplar arasında standardizasyonu sağlanamadığından, RDW’nin mortalite üzerine etkisi çoklu lojistik regresyon analizi ile değerlendirilmiştir. Çalışmada RDW’nin COVİD-19 hastalarının mortalitesi üzerine etkisi anlamlı bulunmamıştır ancak bu konuda yapılacak randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.

Etik

Etik Kurul Onayı: Bu çalışma, Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır (karar no: 75, tarih: 01.06.2020).

Hasta Onamı: Retrospektif çalışma.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu ve editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Cerrahi ve Medikal Uygulama: Ü.A.T., Konsept: A.V., Ü.A.T., Dizayn: A.V., Ü.A.T., Veri Toplama veya İşleme: A.V., Analiz veya Yorumlama: A.V., Ü.A.T., Literatür Arama: A.V., Ü.A.T., Yazan: A.V., Ü.A.T.

Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.

Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.


Resimler

  1. Foy BH, Carlson JCT, Reinertsen E, Padros I Valls R, Pallares Lopez R, et al. Association of Red Blood Cell Distribution Width With Mortality Risk in Hospitalized Adults With SARS-CoV-2 Infection. JAMA Netw Open 2020;3:e2022058.
  2. Bahrikarehmi L, Fallah A, Yiğit S. Development of SARS-COV-2. Black Sea Journal of Health Science 2020;3:94-101.
  3. Martinez-Urbistondo M, Mora-Vargas A, Expósito-Palomo E, Castejón R, Citores MJ, Rosado S, et al. Inflammatory-Related Clinical and Metabolic Outcomes in COVID-19 Patients. Mediators Inflamm 2020;2020:2914275.
  4. Grasselli G, Zangrillo A, Zanella A, Antonelli M, Cabrini L, Castelli A, et al. Baseline Characteristics and Outcomes of 1591 Patients Infected With SARS-CoV-2 Admitted to ICUs of the Lombardy Region, Italy. JAMA 2020;323:1574-81.
  5. Gong J, Ou J, Qiu X, Jie Y, Chen Y, Yuan L, et al. A Tool for Early Prediction of Severe Coronavirus Disease 2019 (COVID-19): A Multicenter Study Using the Risk Nomogram in Wuhan and Guangdong, China. Clin Infect Dis 2020;71:833-40.
  6. Liang J, Nong S, Jiang L, Chi X, Bi D, Cao J, et al. Correlations of disease severity and age with hematology parameter variations in patients with COVID-19 pre- and post-treatment. J Clin Lab Anal 2021;35:e23609.
  7. Mei Y, Weinberg SE, Zhao L, Frink A, Qi C, Behdad A, et al. Risk stratification of hospitalized COVID-19 patients through comparative studies of laboratory results with influenza. EClinicalMedicine 2020;26:100475.
  8. Lippi G, Henry BM, Sanchis-Gomar F. Red Blood Cell Distribution Is a Significant Predictor of Severe Illness in Coronavirus Disease 2019. Acta Haematol 2021;144:360-4.
  9. Eser K, Sezer E, Erçolak V. Eritrosit Dağılım Genişliği (RDW): Metastatik Kolorektal Kanserde Prognoz Belirleyici Olarak Kullanımı. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi 2019;9:66-72.
  10. Fernandez R, Cano S, Catalan I, Rubio O, Subira C, Masclans J, et al. High red blood cell distribution width as a marker of hospital mortality after ICU discharge: a cohort study. J Intensive Care 2018;6:74.
  11. Duran M, Uludağ Ö. Can Platelet Count and Mean Platelet Volume and Red Cell Distribution Width Be Used as a Prognostic Factor for Mortality in Intensive Care Unit? Cureus 2020;12:e11630.
  12. Karampitsakos T, Akinosoglou K, Papaioannou O, Panou V, Koromilias A, Bakakos P, et al. Increased Red Cell Distribution Width Is Associated With Disease Severity in Hospitalized Adults With SARS-CoV-2 Infection: An Observational Multicentric Study. Front Med (Lausanne) 2020;7:616292.
  13. Hornick A, Tashtish N, Osnard M, Shah B, Bradigan A, Albar Z, et al. Anisocytosis is Associated With Short-Term Mortality in COVID-19 and May Reflect Proinflammatory Signature in Uninfected Ambulatory Adults. Pathog Immun 2020;5:312-26.
  14. Fava C, Cattazzo F, Hu ZD, Lippi G, Montagnana M. The role of red blood cell distribution width (RDW) in cardiovascular risk assessment: useful or hype? Ann Transl Med 2019;7:581.
  15. Hu ZD, Lippi G, Montagnana M. Diagnostic and prognostic value of red blood cell distribution width in sepsis: A narrative review. Clin Biochem 2020;77:1-6.
  16. Martínez-Velilla N, Ibáñez B, Cambra K, Alonso-Renedo J. Red blood cell distribution width, multimorbidity, and the risk of death in hospitalized older patients. Age (Dordr) 2012;34:717-23.
  17. Bazick HS, Chang D, Mahadevappa K, Gibbons FK, Christopher KB. Red cell distribution width and all-cause mortality in critically ill patients. Crit Care Med 2011;39:1913-21.
  18. Safdar SA, Modi T, Sriramulu LD, Shaaban H, Sison R, Modi V, et al. The Role of Red Cell Distribution Width as a Predictor of Mortality for Critically Ill Patients in an Inner-city Hospital. J Nat Sci Biol Med 2017;8:154-8.
  19. TC. Sağlık Bakanlığı COVID-19 (SARS-COV-2 Enfeksiyonu) Enfeksiyonunun Tanı ve Tedavisi Kılavuzu Bilimsel Danışma Kurulu Çalışması.27.Mayıs.2021
  20. Lorente L, Martín MM, Argueso M, Solé-Violán J, Perez A, Marcos Y Ramos JA, et al. Association between red blood cell distribution width and mortality of COVID-19 patients. Anaesth Crit Care Pain Med 2021;40:100777.
  21. Lin S, Mao W, Zou Q, Lu S, Zheng S. Associations between hematological parameters and disease severity in patients with SARS-CoV-2 infection. J Clin Lab Anal 2021;35:e23604.
  22. Sharma D, Dayama A, Banerjee S, Bhandhari S, Chatterjee A, Chatterjee D. To Study the Role of Absolute Lymphocyte Count and RDW in COVID 19 Patients and their Association with Appearance of Symptoms and Severity. J Assoc Physicians India 2020;68:39-42.
  23. Available from: https://www.who.int/publications/m/item/weekly-epidemiological-update-on-covid-19 Accessed: 11-february-2022.
  24. Wang F, Pan W, Pan S, Ge J, Wang S, Chen M. Red cell distribution width as a novel predictor of mortality in ICU patients. Ann Med 2011;43:40-6.
  25. Owoicho O, Tapela K, Olwal CO, Djomkam Zune AL, Nganyewo NN, Quaye O. Red blood cell distribution width as a prognostic biomarker for viral infections: prospects and challenges. Biomark Med 2022;16:41-50.
  26. Lanini S, Montaldo C, Nicastri E, Vairo F, Agrati C, Petrosillo N, et al. COVID-19 disease-Temporal analyses of complete blood count parameters over course of illness, and relationship to patient demographics and management outcomes in survivors and non-survivors: A longitudinal descriptive cohort study. PLoS One 2020;15:e0244129.
  27. Taneri PE, Gómez-Ochoa SA, Llanaj E, Raguindin PF, Rojas LZ, Roa-Díaz ZM,et al. Anemia and iron metabolism in COVID-19: a systematic review and meta-analysis. Eur J Epidemiol 2020;35:763-73.
  28. Satici C, Demirkol MA, Sargin Altunok E, Gursoy B, Alkan M, Kamat S, et al. Performance of pneumonia severity index and CURB-65 in predicting 30-day mortality in patients with COVID-19. Int J Infect Dis 2020;98:84-9.
  29. Wang C, Zhang H, Cao X, Deng R, Ye Y, Fu Z, et al. Red cell distribution width (RDW): a prognostic indicator of severe COVID-19. Ann Transl Med 2020;8:1230.