Sayın Editör;
Asit-baz dengesinin analizinde hangi yaklaşımın daha doğru olduğu yıllardır süregelen bir tartışmadır. Bununla birlikte, geleneksel yaklaşımların nedensel mekanizmaları açığa çıkarmakta yetersiz kaldığı da bilinmektedir (1). Stewart yaklaşımı ise asit-baz bozukluğunu kolaylıkla tiplendirebilmektedir. Stewart yaklaşımının yorumlanması; Henderson-Hasselbalch ve baz açığı (base excess, BE) yaklaşımlarından daha karmaşıktır. Laboratuvardan valide edilmiş verilerle elektronik ortamda parametrelerin hesaplanmasında bir bilgisayar yazılımına ihtiyaç duyulabilmektedir (2). Günümüzde, yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) klinik karar destek sistemlerinin kullanımının yaygınlaşması Stewart yönteminin yatak başında daha kolay uygulanabilir hale gelmesini sağlamıştır (3). Yazar editöre mektubunda, laboratuvar değerlerinin ve formüllerle üretilen parametrelerin mortalite ve prognoz üzerindeki etkilerinin araştırılmasının gereksiz olduğunu belirtmiştir. Oysaki, yatak başında kullanım sıklığı artan bu parametrelerin prognostik önemlerinin olup olmadığının klinisyenlerce merak edilip araştırılması bilimsel sürecin yadsınamaz bir parçasıdır. Bizim çalışmamızın sonuçlarına göre, laktat dışı güçlü iyon farkı (non-lactate strong ion difference, SIDnl) YBÜ mortalitesi ile ilişkili bulunurken; pH, standart BE (SBE) ve laktat gibi parametrelerin mortalite ile ilişkisi gösterilememiştir (4). Elbetteki bizim çalışmamızdan elde edilen sonuçlar, bir parametrenin diğerinden prognostik açıdan her koşulda daha üstün olduğu veya tek başına hastanın tedavisini yönlendirmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Bu parametreler, klinisyen tarafından hastanın klinik seyri izlenirken kullanılan terapotik yöntemlere yardımcı elemanlardır. Çalışmamızda vurgulanmak istenen esas nokta; Stewart yaklaşımı kullanılarak elektronik klinik karar destek sistemlerinin yardımıyla elde edilen parametrelerin, yatak başı kan gazı değerlendirmelerine katkısının ve tanıya giden yoldaki rehberliğinin göz ardı edilmemesi gerektiğidir. Ayrıca yazar, asidoz, alkaloz, BE ve laktat gibi parametrelerin mortalite üzerindeki etkilerinin incelenmesinin çok uzun zaman önce terk edildiğini belirtmekte fakat burada da referans göstermemektedir. Literatürde pH, SBE, SID, SIDnl ve laktat gibi parametrelerin mortalite ve prognoz üzerinde etkilerini inceleyen birçok güncel çalışma bulunmaktadır (5-14). Son olarak, yazara katkılarından dolayı teşekkür eder, Stewart yaklaşımının tartışılarak gündeme gelmesinden duyduğum mutluluğu belirtmek isterim.
Saygılarımla
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafından değerlendirilmiştir.
Finansal Destek: Yazar tarafından finansal destek alınmadığı bildirilmiştir.